Çarşamba Sohbetlerinde “Dünden Bugüne Batı ve Sömürgecilik” Konusu Ele Alındı

Yalova Üniversitesi Çınarcık Meslek Yüksekokulu Yerel Yönetimler Programı tarafından düzenlenen Çarşamba Sohbetleri’nin konuğu olan Yalova Üniversitesi İİBF Dekanı Sosyolog Prof. Dr. Taner Tatar, "Dünden Bugüne Batı ve Sömürgecilik" başlıklı bir konferans verdi.

Çınarcık Meslek Yüksekokulu amfi salonunda gerçekleşen konferansa, Çınarcık Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr. Gör. Volkan Topçu, Yönetim ve Organizasyon Bölüm Başkanı Öğr. Gör. İzzet İsmail Dur, Yerel Yönetimler Programı Öğretim Elemanları Doç. Dr. Salih Batal, Öğr. Gör. Abdurrahman Turgut ile öğrenciler katıldı. Konferans aynı zamanda Yerel Yönetimler Programı’nın Youtube kanalı Çınarcık Yerel TV’den de canlı yayınlandı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Yönetim ve Organizasyon Bölüm Başkanı Öğr. Gör. İzzet İsmail Dur, bu konferansın yaklaşık 8 yıldır devam eden Çarşamba Sohbetleri'nin 25'incisi olduğunu belirtti. Batı’nın kendi tarihini yazdığını, bugüne kadar daha çok bizim de o tarihi okuduğumuzu ifade eden Dur: "Bugün, Batı'nın dışarıdan bir gözle tarihini okuma fırsatına erişeceğiz, bu da bizim için son derece önemli" dedi.

Çınarcık Meslek Yüksekokulu Müdürü Öğr. Gör. Volkan Topçu ise yaptığı konuşmasında, Çarşamba Sohbetleri’nde  meseleleri yine büyük resmi görmeye çalışmak ve bunun açılımını irdelemek için sömürgeciliğin oldukça ilgi çekici bir konu olduğunu, Prof. Dr. Taner Tatar hocamızın sömürgecilik teması ile ilgili kitabını "Matem: Sömürgeciliğin Sosyolojisi" ismiyle yayımladığını, matem ifadesinin, sömürgeciliğin ekonomik  olmayan yönüne, insani acılara vurgu yaptığını, dolayısıyla çok önemli bir konuyu anlamak için bir araya geldiğimizi söyleyerek sözü Tatar'a bıraktı.

Prof. Dr. Taner Tatar, öncelikle sömürgeciliğin ne olduğu konusunun üzerinde durulmasını gerektiğini belirterek sözlerine başladı. Tatar, sömürgeciliğin maddi kaynakların kabul edilemez amaçlarla kullanılması şeklinde ifade edildiğini belirterek: “Peki maddi kaynakları kim ortaya çıkarıyor? Bunu kim kullanıyor? Tabii ki hepsinin merkezinde insan var. Sömürgecilikten bahsediyorsak, insandan bahsediyoruz, maddi kaynaklardan bahsetmiyoruz. Merkezde insan var. O halde sömürü, insanın tabiata, üretime değil, insanın insana müdahalesini anlatıyor.” dedi.  

Bizim kültürel olarak insana bakış açımızın, “Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen“, cümlesinden anlaşılabileceğini, yani, insanı alemin gözbebeği olarak gören bir anlayışımızın olduğunu, topluma bakışımızın ise Yunus Emre’nin ”Yetmiş iki millete aynı gözle bakmayan, halka müderris olsa, Hakka asidir” sözünde ifade bulduğunu belirten Tatar, Batı’yı, Antik Yunan döneminden itibaren incelediğimizde kölelik üzerine kurulu bir yapı olduğunu ifade etti.  Ardından gelen feodal dönemde ise insanların toprak ile birlikte alınıp satıldığını belirtti.

Prof. Dr. Taner Tatar, sömürgeciliğin iç ve dış sömürgecilik olarak iki başlıkta incelenebileceğini, iç sömürgeciliğin, devletlerin, toplumların kurmuş olduğu hiyerarşik yapısıyla, otorite ilişkileriyle kendi içerisindeki sömürüsünü ifade ettiğini, dış sömürünün ise siyasi sınırlarının dışına gerçekleşen sömürüyü anlattığını söyledi. Batı tarihi incelendiğinde, imkân bulduklarında dış sömürüye yöneldiklerini, buna imkân bulamadıklarında ise iç sömürünün en yüksek noktaya ulaştığını vurguladı.

Konferansın devamında, Batı’nın iç ve dış sömürüsünü örneklerle ortaya koyan Tatar, Batı’nın sömürgecilik tarihini, tarihsel olaylardan ve bu olayları simgeleyen resimlerden yararlanarak sosyolojik açıdan ele aldı, sömürünün nasıl meşrulaştırıldığını ve gerçekleştirildiğini anlattı.

Günümüzde yeni bir kölelik düzeni oluştuğunu belirterek, eski kölelik ile yeni köleliğin karşılaştırmasını yapan Prof. Dr. Taner Tatar, yeni sömürünün, “tüketimizm” kültürü aracılığıyla gerçekleştiğini söyledi. Bu sisteme uyarsanız işgal edilme tehlikenizin olmadığını, Batılı düşünür Friedman’ın bu konuda “Nerede McDonald’s var orada barış var, nerede McDonald’s yok orada barış yok.” şeklinde bir sözünün olduğunu, bu cümlenin “Siz, bizim pazarımız haline gelirseniz rahat edersiniz, yoksa savaş çıkar. Ya biz karıştırırız, ya doğrudan gelir tepenize bineriz.” anlamına geleceğini ifade etti. Prof. Dr. Taner Tatar: “En acı tarafı, bizim gönüllü olarak köleliğe meyletmemizdir. Tüketiyorum o halde varım diyoruz, sıraya giriyoruz, gösteriyoruz, bunlar için yarışıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

Soru-cevap kısmının ardından, toplu olarak hatıra fotoğrafı çekilmesiyle konferans son buldu.